DUVAR

Yumruklarımla kırılmayan duvarların içindeyim. İçerisi karanlık. Bir oda mı bu? Neredeyim, bilmiyorum. Karanlığı biliyorum bir tek. Bir de seni. Karanlıktaki seni. İsyan ediyorum. Gücüm bitmek üzere ve çıkıp gidiyorum insanların oyunlarından, hayatlarından. Yeter diyorum, ölün diyorum. Ölmek demişken, midem bulanıyor yine. Karanlıktan demişti birisi. Kimdi, hatırlamıyorum.

Karanlığa senden evvel gelen, gelecek olan ve giden herkesi dizdim. Bir Spartacus’üm şimdi. En sivri kılıcım elime alıp hepsini yok ediyorum. Kan. Kan ve hayat. Kan, hayat ve yaşadığım her şey toprağa akıyor. Toprak kanı emdikçe huzur buluyorum. Sıra sana geliyor. Kılıcımı hazırlıyorum. Tam seni yok edecekken kılıç kaleme dönüşüyor elimde. Sen korkuyorsun ve bedenin bir kağıt oluyor, bin seksen iki yıldır yazılmayı beklemiş. Gözyaşların akıyor. Tanrılar dua iliştirmiş içlerine. Ama bugün dua olmaz sevgilim, affet! Tanrılar günah istiyor benden. Öl sevgilim, öl ki artık huzurla devam edeyim enfekte olmuş ruhumla yürümeye.

Yorum bırakın